nil’le
geçen gün oturuyoruz şey dedi, din hocası ona istediğimiz her şeyi sorabileceğimizi söyledi, bugün aklıma bir şey gelmedi ama sonradan buldum haftaya sorucam.
hemen gaz yaptı bende bu durum, bağırsaklarım konuşmaya başladı duyuyorum yani mır mır diye. deli merak ediyorum ne soracağını. bana da söyler misin neymiş, dedim.
Allah çocuklara çok kötü davranan insanlara neden izin veriyor bizim suçumuz ne, neden cezalandırmıyor onları işte bunun gibi şeyler, dedi.
ta ta
hatırlayan bilir tam da çalıştığım yerden. tanrı kötülüğe neden izin verir başlıklı yazımdı, josef fritzl’in sapkın babalık anlayışı dünya insanına nereden geldiğini şaşırtmıştı, kısa süre sonra milas sapıkları ile nutkumuz tutuldu, sonra kocasının sevgilisi tarafından 9 aylık hamile iken karnından bıçaklanan kadın ölmüş bebeği karnında bir gece daha öylece beklemek zorunda kalıyor delirmiş vaziyette, gazetede haber olarak peş peşe bu gibi şeyler okuyoruz.
ve en basit soru geliyor akla, belki de bir kaçış yolu: Allah kötülüğe neden izin veriyor, o çocukların bebeklerin suçu ne, niçin gök yarılıp şimşek tutan eller tarafından cezalandırılmıyor kötüler?
basite indirgemek sistemi, bir çeşit ağaçlardan nestle çikolata sallansın temennisi.
evrende her şey zıddı ile var olabiliyor ya ancak; kötülük olunca iyiliği tanıyabiliyoruz. ve zıtların oluşturduğu bu dünyada seçimlerimiz olmaksızın gerçekten olmak istediğimiz kişi olamıyoruz. seçimlerimiz yaşantımızı oluşturuyor. bu yüzden tüm koşulların kaynak nedeni biziz. cinayeti, tecavüzü mümkün kılan bilinci insanoğlu oluşturdu. bir yaz günü kulağımızın dibinde vızıldayan sineği burduğumuz gazete ile öldürdüğümüz o ilk seferinde katildik. engel olmamak da bilinci oluşturmaya bir katkı değil mi? suçu yaratan nedeni kendimizde görmedikçe Allahın çat kapı gelip dağıttıklarımızı toparlamasını beklemek çocukluktan başka bir şey olmayacak, demedim tabii. güzel bir soru olmuş, sor bakalım cevabını bana da söylersin üzerine konuşuruz, dedim. herşeyi de ben bilemem yani.